Yazan: Volkan Evrin – CRISC, CISA, CEH, ISO 27001 LA, BiH

Çok değil 25-30 yıl önce gençliğini yaşamış kuşaklar için “teyp kaseti” pek çok anının hatırlanmasına vesile olabilir. O zamanların arkalı önlü 10-12 şarkı barındıran bu “müzik kutuları” zamanla CD-DVD modeline ve oradan da bugünkü güncel hayatımızda İnternet ortamında isteğe göre düzenlenebilen neredeyse sonsuz kapasitedeki görsel kütüphanelere evrilmiş durumdadır. Bu ve buna benzer alanlarda yaşanan teknolojik değişimler ve yenilenmeler tarih akışında pek çok defalar kapımızda olmuştur. Ve olmaya da devam edecektir.

Dijital veya ileri teknolojiler icat edildikçe, mevcuttaki eski modeller onlarla birlikte gelen tüm süreçleriyle birlikte çöpe gitmekte, yok olmaktadır. Yeni teknolojinin “yıkıcılığı” mevcut teknoloji ve süreçler üzerinde gösterdiği bu sonuçtan dolayıdır.” 1

Yıkıcı Teknolojiler (Disruptive Technologies) kavramı ilk olarak Harvard’lı Prof. Clayton Christensen ve arkadaşları tarafından 1995’te konu edilmeye başlanmış ve yazarın 1997’deki “The Innovator’s Dilemma” kitabı ile iş dünyasının teknoloji ile yakın etkileşiminin temel taşlarından olmuştur. Yine Clayton Christensen tarafından 2003 yılında yazılan “The Innovator’s Solution” kitabı ile Yıkıcı Yenilik (Distuptive Innovation) kavramına evrilen bu yaklaşım, halihazırda var olan ve piyasaya hakim olan ürün ve hizmetleri yıkan, yok eden, onların yerini alan yenilikçi ürün veya hizmetlerin gelişimini ve evrimini tanımlamak için kullanılmıştır.

Benzer şekilde 1990’ların sonlarında özellikle otomotiv sektöründe Yapıcı Yıkıcı Teknoloji (Constructive Disruptive Technology) olarak gelişen başka bir kavram da mevcut üretim ve iş modeli yaklaşımlarını kökten değiştirerek ya da iyileştirerek daha verimli, daha ekonomik, daha düşük maliyetli ve daha az tüketen üretim yeteneklerini kazandıran teknoloji kullanımını ifade etmiştir.

Bununla beraber Gelişen / Parlayan Teknolojiler (Emerging Technologies) terimini de teknolojide güncel kullanımları değiştiren yeni ve yenilikçi kavramların açıklanmasında kullanmak yaygın bir yaklaşımdır.

Değişim ve yeniliğin kaçınılmaz olduğu dünyamızda Telgraftan Telefona, Yelkenli Tekneden Motorluya, Daktilodan Kelime işlemciye, Faytondan Otomobile, Baskı fotoğraftan Dijitale, Teksir makinasından Fotokopiye, Röntgenden Ultrasona, Mekanikten Elektroniğe, Tuşlu telefondan Akıllı telefona vb. gibi pek çok farklı alanda hayatımıza dokunan “Yıkıcılar”ın etkilerini hem yaşadık hem de doğrudan yaşıyoruz. Aslında bizler “Çağ” değişimini şu an da yaşıyoruz.

Güncel Yıkıcı Teknolojiler / Yenilikler anlamında da Yapay Zeka (Artificial Intelligence – AI), Makina Öğrenmesi (Machine Learning – ML), Akıllı Sanal Yardımcılar (Chatbot), Sanal / Artırılmış Gerçeklik (Virtual / Augmented Reality – VR / AR), Robot Teknolojileri (Robotics), Ses / Yüz Tanıma Sistemleri (Voice / Face Recognition), Blockchain / Cryptocurrency, Nesnelerin İnterneti (Internet of Things – IoT), Bulut Bilişim (Cloud Computing), Servis olarak …. (… As A Service), Giyilebilir Teknolojiler (Wearable Technologies), Nanoteknoloji / Kuantum Teknoloji, Akıllı Şehirler (Smart Cities), Endüstri 4.0, Mobil Teknolojiler ve 5G konuları hem tüketici hem de üretici konumundaki kurumların, şirketlerin ve hatta devletlerin ana gündemlerinde bulunmaktadır.

This image has an empty alt attribute; its file name is web-3706561_1280-1024x341.jpg

… Bu anlamda çağ değiştirecek bir döneme giriyoruz. Bir şeyler ne kadar zeki olursa, insanlar olsun, araba olsun, buzdolabı olsun, hayatı kolaylaştırıcı etkileri olacağı ortada. Olumsuz etkileri olur mu olabilir tabii ki. Ama bu eski teknoloji devrimlerinde de olmuş. Sanayi devriminden sonra, eskiden olmayan hastalıklar ortaya çıkmış. Hava kirliliği, ciğer hastalığını, tarım devrimi hayvanlardan bize bulaşan hastalıkları ortaya çıkardı. Bu tip önemli çağ değiştiren devrimler hep kendi problemlerini de birlikte getiriyorlar. Bu da illaki getirecek.2

İsviçre merkezli KPMG International tarafından görevlendirilen Forrester Consulting şirketinin dünya genelinde Telekomünikasyon şirketlerinde çalışan 580 üst yönetici ile yaptığı “Telekomünikasyon Sektöründe Yıkıcı Teknolojiler Araştırması 2017” isimli çalışmada3 Telekom şirketlerinin yeni ürün ve hizmetler geliştirmek, maliyetleri azaltmak ve rakipleri geride bırakmak için Yıkıcı Teknolojileri kullanma konusunda istekli oldukları, ancak Yıkıcı etkilerinin üstesinden gelmelerini sağlayacak net bir yol haritalarının olmadığı ortaya koyulmuş. Bu durumda da Yıkıcı teknolojiler kaynaklı zararlara karşı risklerini azaltmak için kendilerini korumaya aldıkları tespit edilmiş. Ayrıca, Yıkıcı teknolojileri kullanırken fazlasıyla müşteri odaklı hareket ettikleri ve rekabet baskıları nedeniyle yıkıcı teknolojilere duyulan korkunun körüklendiği görülmüş. Yine de şirketlerin rekabet güçlerini korumak ve işletmelerini daha ileriye taşımak için kurumsal hedeflere uygun yıkıcı teknoloji stratejileri geliştirmenin önemini bildikleri de alınan sonuçlardanmış.

This image has an empty alt attribute; its file name is kpmg-yikici-teknolojiler-anketi-1024x754.png

Şirketlerin Yıkıcı Teknolojiler için en azından yatırım stratejilerinin belirlenmesi ve önceliklendirilmesi, veri analitiğine hakimiyet ve tam potansiyelde kullanımı, Yıkıcı teknolojinin önleyici bakım çalışmaları için kullanımı ve Teknolojiden önce kültürel ve organizasyonel değişime yatırım konularının yol haritasının ana hatları olacağı görülmüş.

Son kullanıcıya dönük pek çok uygulama, donanım, çözüm ya da hizmetin de sürekli ve etkili bir şekilde pazara girdiği, girmeye çalıştığı ve kuralların sürekli olarak silinip, tekrar yazıldığı bu teknoloji maratonunda durmak, geride kalmak ya da yavaşlamak kaçınılmaz bir şekilde oyun dışında kalmak demektir. Yıkıcı teknoloji tasarlamak, üretmek ya da ona uyum sağlayacak çözümleri geliştirmek başarıya giden yoldaki etkili temel taşlarıdır. Sadece tüketmek ya da bu teknolojilerin devinimlerini gözardı edecek şekilde kapalı ve korumalı ekosistemlerde yaşamaya çalışmak bir yere kadar mümkün olsa da çok yakın bir zamanda silinip yok olma risklerini bizlere açık bir şekilde göstermektedir. Şirketlerin ve hatta ülkelerin bu yarışta nitelikli insan gücüne, gelişim ve değişim odaklı fikirlere yatırım yapması, bu alanlarda yeni fırsatlara olanak sağlaması ve hatta olası riskleri biraz daha yüksek iştahla karşılaması ileriye doğru gidişin anahtarları olacaktır.

Diğer yandan insanların bu kadar yoğun bir şekilde teknoloji bağımlı yaşamın getirdiği yükleri taşımasını ve zamanla yarışarak hayatlarını sürdürmenin “yıkıcı etkilerini” görmezden gelmek de mümkün değildir. Basit ve sade bir yaşam, ölçülü bir teknoloji kullanımı ve eski bir kasetçalardan gelecek cızırtılı da olsa güzel bir melodiye duyulan ihtiyaç da aşikardır…

1 Kaynak: Tanol Türkoğlu https://www.herkesebilimteknoloji.com/yazarhp/neden-yikici-teknoloji

2 Prof.Dr. Cem Say – http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/bilim_ve_teknoloji/1128895/Dijital_diktadan_korkun.html Paragraph

3 KPMG – Telekomünikasyon Sektöründe Yıkıcı Teknolojiler Araştırması 2017 https://home.kpmg.com/tr/tr/home/gorusler/2017/11/telekomunikasyon-sektorunde-yikici-teknolojiler.html

Fotoğraflar: www.pixabay.com